13 Temmuz 2013 Cumartesi

Hakkari Belediyesi Personel Alımı

Hakkari Belediyesi Personel Alımı


Hakkari Belediyesi’ne iş başvurusu yapmak için sayfamızdan Hakkari Belediye’sinin tarihçesini inceleyin, devamında Hakkari Belediyesi Personel ilanları ve Hakkari Belediyesi İşçi Alımı haberlerine ait linki bulabilirsiniz.
Hakkâri’nin geçmişteki tarihsel önemini kavramak için coğrafik konumunu yakından tanımak gerekmektedir. Hakkari merkezi Zagrosların bir parçasıdır. Zagroslar insanoğlunun en sıkıntılı dönemlerinde ona kucak açmış ve bağrına basmıştır. Zengin bitki örtüsü çok sayıda av hayvanının varlığı ve doğal barınaklarıyla Neolitik dönem öncesinde tüm bölgenin en önemli çekim merkezlerinden biri ve hatta en önemlisiydi.
Avcılık döneminde insanoğlunun tüm gereksinimleri Zagroslarda mevcuttu.Neolitik Devrim de Mezopotamya düzlüklerinin dağlarla bütünleştiği alanlarda gerçekleşmişti. Önceleri yukarı sonradan da orta ve aşağı Mezopotamya’da filizlenen uygarlık Zagroslara ve onun bağrından çıkan Dicle Fırat Büyük Zap Küçük Zap Habur Batman ve Garzan sularına borçluydu. Sonraki çağlarda “Bereketli Hilal” olarak adlandırılan Mezopotamya düzlükleri Zagrosların göz pınarlarıyla besleniyordu.
Tarihi Hakkari coğrafyasının üç ayrı bölgesinde çok sayıdaki kaya resimlerinin varlığı Hakkari platolarının Neolitik Devrim öncesindeki önemini günümüze taşıyan canlı belgelerdir. Birer “Açık hava Müzesi” konumundaki Geverok Tirîşîn ve Warê Mêrî kaya resimlerinin gönümüzden 10.000(onbin) yıl ve daha öncelerine tarihlendikleri tespit edilmiştir.
Yüksek platolar zirvelerle çevrili havzalar dar ve derin vadilerden oluşan Hakkari toprakları kendisine özgü aşiret biçimindeki bir toplumsal yapıyı yaratmıştı. Yerleşik hayata geçmekle birlikte “Özgür aşiretler dönemi” başladı. İ.Ö 13. yüzyılda Van gölünün güneyinde saldırılarını yoğunlaştıran Asurîlerin savaş yıllıklarında 43 veya 60 kralın varlığından söz edilmesi; “Özgür Aşiretler” in statüsünü doğruluyor. Özgür Aşiretler süreç içinde dar bölge krallıkları biçiminde yaşamlarını sürdürdüler. 1998 yılında tarihi Hakkari kalesinin kuzey batı eteklerinde tesadüf sonucu bulunan 13 stelin; İ.Ö 13. ve 9. Yüzyılları arasında yörede egemen olan ve Nairi aşiretler birliği içinde önemli bir yeri olan ve güçlü konumundan dolayı Asur ordularının hedefi olan Hubuşkia krallıklarına ait olabilecekleri görüşü ağırlık kazandı. Asur savaş yıllıklarında Hubuşkia krallık merkezi Zapariya’nın işgal edildiği ve Krallar Dadi’nin tutsak alındığı yazılıdır. Van Gölünün güneyindeki Nairi ülkesi maden at kereste ve hayvan yetiştiriciliğinde oldukça zengindi. Bu zenginliklerinden dolayı çağın en büyük köleci imparatorluğu olan Asur’un saldırılarına hedef oluyordu. Zaten Asur’un başkenti Ninova (Musul) da Hakkari – Bahdinan dağlarının güney eteklerinin çok yakınında bulunuyordu. Hakkari aşiretlerinin de içinde yer aldığı Nairi Aşiretleri; İ.Ö. 9. yüzyılın başlarında kurulan Urartu Aşiret Konfederasyonunun güney kanadını oluşturuyordu. ;Hurri kökenli Zagros boylarının Asur’a karşı direniş merkezleri de Tuşpa (Van) olacaktı. Hakkari artık tüm ortadoğuya hükmeden Asur – Urartu devletlerinin başkentlerinin arasındaki tek il konumunda idi. Bu da Hakkari coğrafyasının ilk çağdaki önemini yansıtan etkenlerden biri olarak değerlendirilmelidir.
Hakkari çevresinde yerleşik “Özgür Aşiretler” ve yöresel krallıkların orta çağda siyasal yaşamlarını “Bağımsız Beylikler” biçiminde sürdürdükleri tarihi belgelerde yazılıdır. Bölgede kurulan imparatorluklar; aşılmaz Hakkari coğrafyasındaki “Bağımsız Beylikler”i iyi ilişkiler ve iç işlerine karışmamak koşuluyla yanlarında tutabildiler. Bu statü 16. yüzyılın başlarında Osmanlı – İran İmparatorlukları arasında gerçekleşen Çaldıran Savaşı (1514) sonrasında da korundu. Hakkari Beyliği Çaldıran Savaşına katılmamış ve tarafsız kalmayı tercih etmiştir. Savaş öncesinde İranla ilşkileri daha sıcaktı. Zamanın Hakkari hükümdarı Zahit Bey Şah İsmail ile dostane ilişkiler geliştirmiştir. Mevlana İdrisi Bitlisi’nin Osmanlı Padişahı Yavuz sultan Selim’e bazı Kürt Beyleri için önerdiği Muhtariyet politikası en üst düzeyde Hakkari Beyliğine de tanındı.
Hakkari hükümdarlarından İbrahim Han Bey (I.) Kanuni Sultan Süleyman ile İran Savaşına katılmış ve büyük hizmetlerde bulunmuştur. Kanuni sultan Süleyman gösterdiği yararlılıklarından dolayı İbrahim Han Beye kendi adına para basma ve hutbe okutma konusunda yazılı emirname vermiş ve Hakkari Hakimi “Sahib-i Sikke” olarak ün kazanmıştı. 17. yüzyılın başlarında yönetimde bulunan Zekeriya Bey de Osmanlı Hanedanıyla altı maddelik bir anlaşma gerçekleşmiş; anlaşmanın 4. maddesiyle özerklik statüsü yenilenerek korunmuştur. Bu yarı bağımsız statü 18. yüzyılın ortalarına kadar sürdü. Hakkari Beyliği bu tarihten sonra zayıflama sürecine girdi. İstanbul Sarayı 1847 yılında gerçekleşen Bedirhan Bey (Botan Beyi) İsyanına destek verdiği gerekçesiyle son Hakkari Beyi Nurullahın da tasfiyesine karar verdi. İki yıl İran’ın Beresor Kalesine sığınan Nurullah Bey 1849 yılında Osmanlı güçlerine teslim oldu. Girit adasına sürgüne gönderilerek yaşamına son verildi.
Kürt beyliklerinin tasfiyesiyle bölgede meydana gelen siyasi boşluğu dini misyona sahip aileler doldurdu. Hakkari coğrafyasında Nehri Ailesi siyaset sahnesine çıktı. Nehri ailesinde Seyit Ubeydullah 1880 yılında İran Kürdistan’ını kurtarmaya yönelik bir isyan başlattı. İsyan kısa sürede beklenmedik bir şekilde yayıldı. İran – Osmanlı devletlerinin telaşa kapılarak yakınlaşmaları ve Ruslarla İngilizlerin de devreye girmeleriyle birlikte isyan güçleri dağıldı. Şemdinli’ye dönen Seyit Ubeydullah Osmanlı güçlerince yakalanıp Mekke’ye sürgüne gönderildi ve 1883 yılında Mekke’de öldü.
Hakkari Belediye’sinin iletişim sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Blog Arşivi